Merakla beklenen sinemanın devrimi olarak gorulen Avatar 18.12.2009 itibariyle sinemalardaki yerini aldı. Ben Real 3D olarak ikinci gunu filmi izledim. Gercekten de soylendiği kadar ilgi cekecek bir yapım olmuş. Film hakkındaki yorumu ve analiz Mehmet Okur arkadaşımızdan geliyor;
"Filmin yönetmeni olan James Cameron’ un Titanik’ den sonra 12 sene bekleyip de çektiği ilk film olan Avatar yönetmenin (ki hastasıyımdır kendilerinin) oldukça iddialı kelamlarından sonra başka bir heycanla beklenir olmuştu. Nasıl olmasın ki, kariyerinde Terminator 1 ve 2. Aliens, True Lies, The Abyss ve Titanic gibi filmler olan, sinemada aksiyona yön veren isimlerin başında gelen, hemen her filmiyle sinemada görselliğin sınırlarını sonuna kadar zorlayıp seyirciyi ilklerle tanıştıran bir yönetmenin 12 senelik çalışmasının, hayalinin bir ürünüydü bu film, çok büyüktü misyonu…
Açıkçası konusu ve teması itibari ile pek ilgimi çekmemişti film ve hakkında bir şeyler duyduğumda hayal kırıklığına uğramıştım Cameron bu mu olacak yapacağın film o kadar yıl aradan sonra diye. Fakat kendince haklı sebepleri var yönetmenin bu temayı seçmesinde. Pandora adını verdiği rengarenk, o yoğun ve devasa bitki örtüsünün içinde tamamiyle farklı, yönetmeni kendi hayal gücünden başka hiçbir şeyin sınırlamadığı ama World Of Warcraft ya da benzeri oyunlardan bolca da ilham aldığı belli masalsı büyüleyici bir dünyada geçiyor filmin hikayesi. Teknik anlamda filmde kusur bulmak mümkün değil, filmin o mükemmel, daha önce seyrettiğim diğer 3d filmlerden çok daha iyi olan 3d olayını bir tarafa bıraktım efektleri inanılmaz derecede iyi. Öyle ki bugüne kadar ne seyrettiyseniz unutun. Buna hastası olduğum Star Wars serisi, Lord Of The Rings filmleri ve Matrix serisi de dahil…Yoğun, devasa bitki örtüsüyle, vahşi tabiatıyla, yerli halkıyla ve kendilerine has doğa merkezli yaşam kültürleriyle öyle bir canlı bir dünya yaratıp orda olma hissini o kadar iyi verebilmiş ki yönetmen, ne yabancılık çekiyorsunuz o dünya da ne de film bitince bırakıp gitmek istiyorsunuz o masalsı atmosferi… Hikayesi olarak özgün olduğunu söylemek pek mümkün değil. Filmi seyrederken benim aklıma Kurtlarla Dans, Son Samuray ve daha önce seyrettiğim kovboylu kızılderili filmler geldi bol bol ama kendi adıma çok da orijinallik meraklısı bir adam değilim zaten… Ayrıca bu denli büyük bütçeli, bol reklamlı bir filmden beklenmeyecek şekilde de ciddi ciddi Ameraka eleştirisi var filmde ki hem şaşırdım hem de hoşuma gitti… Son olarak IMDB de falan yorumlara bakıyorum da Cameron iddialı açıklamalarından sonra ciddi şekilde eleştiriliyor o kadar konuşup bu filmi mi yaptın diye. Ben de diyorum ki Cameron’ un önceki filmlerini bilen, ne beklediğini bilip de bu filme giden bir izleyiciyi sonuna kadar tatmin edecekti bu film. Ne bekliyorlardı ki Kubrick usulü bir bilimkurgu yapıp, işin psikolojisini felsefesini, sosyolojisini mi irdeleseydi! Cameron işte adamın takıntısı belli sinemada görselliğin ve teknolojinin sınırlarını zorlamak, ilklere imza atmak. Terminator 1 ve 2 de de böyleydi, Yaratık 2 de de, pek bilinmeyen The Abyss de de hatta Titanic de de. Film sadece görsellik değil sadece ama gücünü ordan alıyor tıpkı Cameron’un diğer filmleri gibi… Gidin, seyredin, eğlenin sinemada teknolojinin geldiği noktaya şahit olun, mest olun. Cameron standartları bir kez daha belirlemiştir bence kim ne derse desin…
yeni yıla Sayın Okur'un yorumunu okuyarak girdim. hayırlısı artık.
YanıtlaSilBaşarılıo bir Eleştiri olmuş.
mehmet okur arkadasimiza degerli yorumlari icin tesekkurler, izleyip de hayran kaldiimiz bi filmi ayni dogrultuda taclandirmasi hosuma gitti ancak asil tesekkur oguzhan a burda isi ehline birakip yorumlariyla filmi katletmedigi icin..
YanıtlaSiloyleki new moon yorumundan sora filmden sogudum ki ilk filmi severek izlemistim..