30 Kasım 2009 Pazartesi

Futbolun Tadı Derbilerin Haftası

Öyle bir haftaydı ki geride bıraktıgımız hafta sonu, gercekten futbolseverler derbilere doydu. İngiltere, İspanya ve Yunanistan'da müthiş maçlar oynandı cok guzel goller atıldı işin entarasan tarafı hiçbir derbi de berabere bitmedi. Şöyle bir oynanan maclara bakacak olursak
Barcelona - Real Madrid : 1 - 0 Dk. 55 İbrahimovic
El Classico'daki heyacanda Barcelona evinde Real'i devirmeyi başardı.İlk yarıda Real Madrid adına C. Ronaldo cok musait bir pozisyonda Valdez'la karşı karşıya kalmasına ragmen pozisyonu degerlendiremedi. İkinci yarıda D. Alves'in muthiş pasında Zlatan Ibrahimovic güzel bir vuruşla Barca'yı 1-0 one gecirdi. birer kırmızı kartın cıktıgı mac 1-0 tamamlandı ve bu galibiyetle Barcelona liderliği Real Madrid'den de devralmış oldu.
Arsenal - Chelsea : 0 - 3  Dk.41 - 86  Drogba, Dk. 45 Thomas Vermaelen
Arsenal Londra derbisinde Chelsea karşısına çıkana kadar bu sezon evinde oynadığı 11 resmi maçı da kazanmıştı ve müthiş serisine veda etmekle kalmayan Arsenal bu maglubiyetle mavi beyazlılarla oynadığı son 15 derbi mücadelesinden sadece 2 galibiyet çıkarabilmiş oldu.Chelsea net bir skorla 3-0 kazanırken Arsenal ile oynanan son 9 derbi mücadelesinde 11. kez fileleri havalandıran Fildişi Sahil'li yıldız futbolcu Didier Drogba kırmızı beyazlıların kabusu olmaya devam etti. Bu arada Chelsea bu galbiyetle son 6 macında da gol yemeden galip gelmeyi başarmış oldu.  
  Everton - Liverpool : 0 - 2 Dk. 12 Javier Mascherano Dk.81 Dirk Kuyt
Şampiyonlar Ligi'ne erken veda ederek büyük hayal kırıklığı yaşayan Liverpool, son yıllarda büyük üstünlük kurduğu ezeli rakibi Everton'u deplasmanda 2-0'la geçerek moral depoladı.

Olympiakos - Panathinakios : 2 - 0  Dk. 45 - 55 Mitroglou
Galatasarayımızın'ın UEFA Avrupa ligindeki rakibi Panathinaikos, deplasmanda Olympiakos'a 2-0 yenildi. Bu sonucla Zico'nun takımı Olympiakos liderliği de ezeli rakibi Pana'nın elinden almış oldu.
Kızılyıldız - Partizan : 1 - 2 Dk.12 0-1 Lamine Diarra, Dk. 44 Srda Knezevic 1-1, Dk 61' 1-2 Cleo
Sırbistanın en buyuk derbisinde ise gulen taraf Partizan oldu. Mactan cok olayların hakim oldugu karsılaşmada 8 taraftar yaralandı, 40 kişi goz altına alındı.Maçın oynandığı sırada tribünlerdeki koltukların yakılarak sahaya atıldığı, bu nedenle maçın geçici olarak durduğu, tribünlerde çıkan yangının ise itfaiye ve polisler tarafından zorlukla söndürülebildiği açıklandı.

Bir Başkadır Bayramlar


Bir başkadır bayramlar... Hep sevdiklerimizleyizdir, hep birlikteyizdir, cocuksu bir sevinç vardır içimizde. Başkadır işte tarifi yoktur o sevincin, el öpmenin hatır sormanın, akraba ziyaretinin, eş dost sohbetinin. Bir de bu bayram kurban bayramıysa başkadır o pişen et kokusunun tadı. Ama megerse hepsi cocukkenmiş büyüdükçe ya içimizdeki heyecan bitiyor ya da günlük uğraşlardan hiçbirşeyi eskisi kadar önemsiyoruz. Bayram denince kimi kesim için oraya buraya kacma tatil fırsatı aklına geliyor hemen. Kimisi ise eğer ki bizim gibi bayram da olsa çalışmak zorundaysa neredeyse hiç bir farkı kalmıyor herhangi bir iş gununden sadece gelen bayram mesajlarından başka. He bir de smsle bayram tebriği cıktı tabi. Bir mesaj yazıyorsun listendeki herkese aynı mesajı yolluyorsun, hoop herkesin bayramı kutlandı bir de kafiyeli şunun şoyle olsun bunun boyle olsun bayramın kutlu olsun diye de bagladın mı tamamdır artık. Bu bayramda ki yazacaklarımı özellikle en son gune sakladım benim için nasıldı bayram diye. Hesap yapa yapa iş başlangıc saatinin onune sıkıştırılan bayram namazı -ki bizim orda her bayram namazından sonra tanıdık tanımadık herkes birbiriyle bayramlaşır, burda o da yok- hemen ardından koştura koştura işe git. Bayramın bayram oldugunu belediyelerin bayramı kutlayan afişlerinden ve gelen mesajlardan anlıyoruz artık sadece. Neredeyse maalesef ki hiç bir anlamı önemi kalmamış. Sen gel de cocuk olmak isteme şimdi. Eskiden bayram programları olurdu kanalların günler oncesinden tanıtımları donmeye başlardı. Her gun için ayrı bir program en güzelinden bir film ya da biğr eğlence programı bayrama özel olanından, şimdi ise ana haberde danasını kovalayan adamın haberinden başka herhangi birşey kalmamış cogu kanal normal yayın akışına devam ediyor. Bayramın dördüncü gunu oldu bir kişinin elini öpüp bayramlaşmadım ama facebooktan herkesin bayramını kutladım ne güzel!!! Evet bir başkadır bayramlar gercekten bir BAŞKA artık bayramlar...

29 Kasım 2009 Pazar

Sivasspor Ve Takım Oyunu


Bu hafta takım olmanın onemine yer vermişken değinmemiz gereken en büyük ornek ise şühesiz ki Sivasspor. Sivasspor'un son 3 sezondur muthiş bir cıkısı göze hoş gelen bir futbolu vardı. Bunun en temel sebebi ise Bulent Uygun'la birlikte istikrarlı bir takım olmasıydı. Gecen sene son anda kacan şampiyonluk tamamen tecrubesizliktendi. Herkes Sivasspor'un bu başarısını takdir ediyor bu sene ustune biraz daha ekleyerek yeni bir başarı bekliyordu. Çünkü hazır eldeki oturmuş kadronun üzerine katılacak birkac takviyeyle takım cok daha iyi yerlere gelebilirdi. Bir de Şampiyonlar Liginde mücadele etme fırsatı ayrıca büyük bir şanstı. Ama Bulent Uygun ve Sivasspor yonetimi gecen senenin sonunda bu dusunceyi tamamen görmezden gelip birşeyleri düzeltmek adına cok buyuk hatalar yaptılar oyle ki konu Bülent Uygun'un istifasına kadar vardı. Transfer doneminde Sivasspor'un neler yaptıgına kısaca göz atmak gerekirse;

Gidenler;
Murat Erdoğan (Kasımpaşa)
Faruk Bayar (Ankaraspor)
Mamadou Diallo (Diyarbakırspor)
Da Silva Bilica (Fenerbahçe)
Herve Tum (İstanbul B. B.)
Kanfory Sylla (İstanbul B. B.)
Pini Felix Balili (Antalyaspor)
Sergio Pacheco Oliviera (Bakü)
Mohamed Ali Kurtuluş (Kocaelispor)
Eyüp Kadri Ataoğlu (Ç.Rizespor)
Emre Efe (Darıca Gençlerbirliği)
Tayfun Emre Yılmaz (Sakaryaspor)
Murat Yılmaz (Bursa Nilüferspor)
Ilgar Gurbanov

Gelenler
Pieter Mbemba (FC Eindhoven)
Bruno Zita Mbanangoye (Dinamo Minsk)
Yasin Çakmak (Fenerbahçe)
Uğur Kavuk (Antalyaspor)
Erman Kılıç (İstanbul B. B.)
İbrahim Şahin (Hacettepe)
Kadir Bekmezci (Hacettepe)
Ferhat Bıkmaz (Hannover 96)
Akeem Agbetu (Kocaelispor)
Ersen Martin (Recreativo Huelva)
Cihan Yılmaz (Karşıyaka)

Tabloya bakılınca neden bu sene bu kadar ligin dibine demir attıklarını anlamak güç değil. Eger siz anadoluda cüzi butceli bir takımsanız büyük paralarla büyük transferler yapamazsınız. Ama bir takım olgusu yakalamanız sizin en büyük artınızdır. İşte bunu yakalayan Sivasspor maaalesef ki yaptığı transfer hamleleriyle elindeki en buyuk kozundan oldu ve kacınılmaz son olarak da ligin dibine demir attı.

28 Kasım 2009 Cumartesi

Takım Olmanın Önemi


Her zaman duyarız söyleriz futbol bir takım oyunudur diye. İşte bunun gercekliğini dun gece bir kez daha görerek anlamış olduk. Bir tarafta bireysel yıldızları epey fazla olan Galatasaray diger tarfta ise takım olgusunu yakalamış Bursaspor. Kadroya baktıgımızda bir tarfta hem Galatasarayın hem de malesef milli takımımızın defansını olusturan Gokhan-Servet-Sabri-Hakan blogu var ki malesef dunku macta bir tanesi bile Sursa defansının yarısı kadar hırslı ve mucadeleci oynamadı. E tabi oynayan bu dort oyuncunun da hemen hemen bir alternatifi yok takımda hal boyle olunca da herkes oynasam da yerim garanti oynamasam da garanti havasında. Onlerinde iki on libero ki son derece gereksiz durmuş. Kanatlarda Kewell ve Keita olması gereken adamlar ama oyunu bir turlu kanatlara yayamayınca oraya C. Ronaldo'yu da koysan etkili olamazsın. Ve son olarak hucumda Arda, iyi ki bir Arda'mız var arkadas heryere onu koyalım e o zaman Nonda'nın rolu ne bu takımda arkadaş. Adam nerdeyse macın tamamında top almak için orta sahaya kadar gelince biz macın buyuk bir bolumunde forvet oyuncumuz olmadan oynadık 4-2-4-0 gibi bir sistem ortaya cıktı. Dun ne yapacagımızı bilmez bir halde sahadaydık ne yapacagımızı bilemedik de.


Takımda o kadar cok aksayan sey vardı ki hangisinden bahsetsek, Sabri denen adam beş yıldır bir orta yapmayı ogrenemdi bundan sonra ki bes yılda da birşeyler ogrenecegine hiç umudum yok.Mustafa Sarp ve Barış Özbek bu halleriyle asla Galatasaray topcusu değiller. Ne takım halinde savunma ne de takım halinde hucum yapabiliyiruz. Halbuki F. Rijkaard'ın temel felsefesidir takım oyunu herkesin hucuma yada savunmaya katkı yapması ayaga top yapılması bol bol pas yapıp organize ataklarla hucuma cıkmak. Dun F. Rijkaard kulubede yoktu eşinin rahatsızlığı sebebiyle, onun futbol anlayışı da yoktu maalesef. Üstelik sadece bu macta değil son iki üç mactır böyleyiz. Gecenlerde Show Tv'deki Devler Ligi maclarını izlemeye gelen efsane yıldızımız G. Hagi'ye soruyor Acun; Galatasaray bu sene cok iyi oyuncular aldı güzel bir takım kurdu, 2000li yılların başında ki o efsane kadroyla kıyasladıgınızda Galatasaray'ın bu kadrsosunun Uefa'daki şansını nasıl değerlendiriyorsunuz diye? Hagi; Evet Galatasaray bireysel olarak cok kaliteli oyuncular aldılar ama bu kadroyu o kadroyla kıyaslamak yersiz cunku biz o zaman bir takımdık şimdi ise bu oyuncuların bir takım olabilmesi için zamana ihtiyacı var. İşte bu sene ki durumumuzu özetleyen acıklama tek sorun hala takım olamamızda.

14 Kasım 2009 Cumartesi

Sabiha Gökcen Havalimanı Notları



İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı yeni dış hatlar terminali gecenlerde hizmete girmişti hatta başbakan da gelip törenle acmıştı.Turk Hava Yolları da Londra (stn) Koln, Hannover, Amsterdam, Moskova ve Stutgart'a uçuşlarını başlattı. Tabi Londra'ya gidince biz de arkasından Sabiha Gokcen'e yola koyulduk kontuar açılışından üc saat oncesinden servisimize binip. Londra dedim ama sadece Londra değil Lonrda'nın yanında Koln'e de bakıyoruz. Hatta işin enterasan tarafı aynı saatte hemen yan kontuarda Hannover uçuşu var oraya giden direk bavulunu veriyor Koln'e giden bir dizi kontroldan geciyor. Neyse işin o kısmı bizi ilgilendirmez. İşimiz bu nerde olsa yapacagız işini seven kişi hiçbirşeyden şikayet etmemeli.


Yeni Başlayanlar İçin Sabiha Gökçen;
*Gercekten cok güzel bir havalimanı inşa etmişler başarılı bir mimari olmuş ama keşke İstanbul'a yapsalardı bildiğin Anadolu'ya dogru Temden yol alıp gidiyorsunuz ve trafik musaitse bir saatte varıyorsunuz, eger bir saatlik bir ucusunuz varsa hiç cekilecek gidilecek yol değil.
*Erken hizmete sokmak için acele edilmiş gercekten de başarılmış planlanandan 1 sene once bitmiş gerci maliyeti iki katına cıkmış ama sonucta bitirmişler.
*Yeni olması nedeniyle hersey gıcır gıcır, yerler tertemiz, bantlar tertemiz, arabalar tertemiz bakalım ne kadar zamanda eskitecegiz.

*İlk zamanlarda ekranlar cok yetersizdi ucus var ucus kodu var saat var ama kapı gozukmuyordu, hatta planlanan kalkış zamanı 19:50 tahmini  kalkış zamanı 20:10 gecikme 30 dakika gibi mantık ve matematik hataları vardı lakin su an bu problem giderilmiş gibi gözüküyor.
*Ama hala anons konusunda ki yetersizlik ve gereksizlik devam ediyor. Tüm iç hat ve dış hat anonsları, ucakların geliş anonsları, gidişteki son cağrı anonsları heryere duyuluyor.
*En buyuk problemlerden birisi de kredi kartı kullanamıyorsunuz yanınızda nakit bulundurmanız şart. Ayrıca sigara satışı da başlamamış.
*Duty Free Setur tarafından işletiliyor fiyatlara bakmadım ama ürün çeşitliliği bakımından Ataturk Havalimanının yanından bile gecemez.
*Her havalimanında görmeye alışık oldugumuz Burger King'e rakip olarak bir adet Simit Sarayı mevcut.



*Gate bölgesi biraz karışık olmuş labirent gibi kapılar 206A ve 206B diye ayrılmış iki farklı gidiş körüğü tek geliş körüğü var aradaki kapılar acılır kapanır camlı kapı ama otomatlar ayarlanmadığından şu an için bir güvenlik açığı söz konusu, yani Antalya'dan gelen bir yolcu giidş kapısına cok rahat cıkabileceği gibi -ki oldu-, hiç bir yere ugramadan yan taraftaki herhangi bir uçağa da geçebilir.
*Her ne kadar şimdilik bir çok eksik göze çarpmasına karşin modern mimari yapısı, genişliği ve konforu acısından cok guzel bir havalimanı olmuş, şüphe yok ki eksiklikler zamanla giderilecektir.

12 Kasım 2009 Perşembe

Metrobüs Bilmecesi

 
                                                   

                                                                                   
İstanbul trafiğinin can damarı olan E5'in yoğunluğunu hafifletmek için 2006 yılında çalışmalara başlanmış ve ilk güzergah için Topkapı - Avcılar arasında 2009 yılının başında hizmete acılmıştı. İlk olarak bakıldıgında E5'in tam ortasından yolun iki şeridinin metrobuse ayrılması cok mantıksız görünüyordu. Ama özellikle İstanbul Üniversitesi Avcılar kampüzsünde okuyan ögrenciler olmak üzere bircok kişi için büyük kolaylık sağlamış, daha önce iki bucuk saatten fazla suren yolu nerdeyse yarım saate kadar indirmişti. Hal böyle olunca belediye once hattı Mecidiyeköy'e kadar uzattı sonra da kısa bir sure içinde Kadıköy'e Söğütlüçeşme'ye kadar uzandı. Hatta bu hamle öyle etkili oldu ki Kadr Topbaş'ın tekrar secilmesinde bile büyük pay oynadı. Şu an 41 kilometrelik hat; üzerindeki 32 durakla Avcılar'dan Kadıkoy'e hizmet veriyor.

                                           

Ama gel gelelim metrobüs bu kadar rahat, hızlı ve konforlu bir ulaşım sağlayınca talep de cok oldu ve nerdeyse özellikle hafta içi 07:00 - 09:00 ve 16:00 - 19:00 saatleri olmak üzere bircok saatte kullanmak imkansız hale geldi. Bazen dokuz on tane metrobüz gecmesine ragmen yogunluk azalmıyor bırakın binmeyi adım atmak bile imkansız hale gelir hale geldi. Ne inebiliyorsunuz ne binebiliyorsunuz bir metrıbüs duraga yanassın insanlar içinde kargatulumba binmeye çalışıyor. Öyle zamanlar oluyor ki ayaktayken hiç bir yere tutunmadan seyahat etme imkanı sağlamaya başladı. Her ne kadar belediye tum ulaşım araclarından metrıbüse gecerken ve hatta kendi içinde aktarmayı kaldırsa da popülerlğinden hiç birşey kaybetmedi.

                       

İnsanlar bu kadar mecbur oldugu için zamanı da hesaba katarak kullanmaktan başka caresi kalmıyor. Ama bu çağ dışı insanların birbirni ezercesine yüklendiği ulaşım aracını ya sayıları ya seferleri arttırarark bir çözüme ulaştırmak gerekmiyor mu? Aslında bu trafiğin en mantıklı çözümü aynı hattın yerin altına alınıp metroya cevrilmesi ama bunu yapmak müthiş bir para ve uzunca bir uğraş istiyor. Tabi bu sure zarfında bu hattı kullanan bu kadar insanın nasıl gelip gidecegi ayrı bir merak konusu. Yani aşagı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık tarzı ne metrobüzle ne metrobussuz hale geldi manzara.

                   

Bu yogunluk bu kadar fazla olunca surekli yeni metrobus haberleri cıkmaya başladı basında. Gecen gun zavvallı bir amcanın kalp krizinden vefat ettiğini okumustuk. Dün de Merter'de iki aracın yoldan cıkıp metrobus yoluna girmesiyle araclara carpmamak için metrobus soforunun bariyerlere kırıp yola cıkmasıyla yasanan zincirmele bir trafik kazasını okuduk. Olayda metrobüs sürücüsü risk alıp aracı normal yola sürmüş ki öndeki iki takla atmış araca carpmaktan kurtarmış aracı ve olası can kaybını önlemiş.

                                             


Olayı ben dünkü Hürriyet gazetesinin ikinci sayfasından okudum. Haber internet sitesinde de aynen şu şekilde yer aldı.

"METROBUS YOLDAN CIKTI"
E-5 Merter Metrobüs yolunda trafik kazası meydana geldi. E-5 Karayolu'nda seyreden iki araç metrobüs yoluna girdi. Avcılar istikametine giden metrobüs şoförü iki araca çarpmamak için direksiyonu kırarak bariyerleri aştı. Bariyerleri aşan metrobüs E-5 yoluna daldı ve E-5'te trafik felç oldu.  http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=12908211


Aynı gazetenin Kelebek ekini okurken Cengiz Semercioğlu'nun bu konudaki yazısı gözüme çarptı. Yazınınn metrobusle ilgili kısmını okuyunca gözlerim acık kaldı. Güya metrobüs kendine ayrılan kısımda gidememeiş durup dururken yoldan çıkmış ve kazaya sebebiyet vermişti. Acaba az önce ben mi yanlış okudum diyerek gazetenin ikinci sayfasındaki haberi tekrar okudum yetmedi eve geldim netten arayıp buldum. Ama buna ragmen aynı gazetenin yazarına gore metrobus kendisi yoldan cıkmıştı. Yagazete yanlış yazıyor ya yazar haberi hangi gözle okuyup yorum yazdıysa kendine gore yorumlayıp aktarıyordu. Televizyonda izlersin haberin ortasında denk gelirsin anlarım, e be kardeşim sen kendi gazeteni de mi okumuyorsun.
İşte yazarın malum yazısı;


Metrobüs hemen iptal edilmeli

Metrobüsün ne kadar çağdışı kalmış bir ulaşım şekli olduğu her geçen gün kanıtlanıyor, işte son olarak dün Merter’de yoldan çıktı otomobillerin arasına daldı, trafik saatlerce felç oldu... Bu yeni değil ki her gün metrobüsle ilgili bir sıkıntı yansıyor gazetelere.
Yolcuların otobüslerden inip kilometrelerce yürümesi, İstanbul ulaşımının rutin görüntülerinden biri haline geldi. Bakın metro nasıl tıkır tıkır çalışıyor, 40 yılda bir problem çıkıyor...
Çünkü modern dünyanın kurallarıyla yapılmıştır, dünyada metro sistemi nasılsa bizdeki de öyledir bu yüzden de sorunsuz çalışır.
Metrobüs gibi ucubik bir icat değildir.
Metrobüs ise tamamen melez; tramvay mı, otobüs mü, troleybüs mü ne olduğu belli olmayan garip bir icattır.
E5’in şeritlerini çalıp, ana ve yan yolları tıkaması bir yana kendi içinde sağlıklı bir sistem olmadığı da daha bir yılını doldurmadan kanıtlanmıştır.
Bu metrobüslerden hemen vazgeçilmeli...
Hazır E5’te metrobüs için ayrılmış bir yol varken bu güzergah hemen kazılıp yeraltına indirilmeli ve metro çalışmalarına başlanmalıdır.
3 yıl mı sürer 5 yıl mı sürer fark etmez, bu sürede metrobüse katlanırız ama hiç olmazsa modern bir taşımacılık için umudumuz olur.
Kendisine ayrılmış özel koca şeritlerden bile gidemeyen bir ulaşım sisteminin iyi olduğunu da lütfen kimse iddia etmesin artık...
http://www.hurriyet.com.tr/magazin/yazarlar/12913452.asp?yazarid=105&gid=61

Bu da konuyla ilgili İBB'nin acıklaması: Dikkatiniz cekerim acıklama yine aynı gazetenin sitesinde yer alıyor.
İBB'DEN AÇIKLAMA
Merter'deki metrobüs kazasıyla ilgili İstanbul Büyükşehir Belediyesi yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamada şöyle denildi:
"E-5 Merter Metrobüs yolunda meydana gelen trafik kazısında yol bir süre trafiğe kapandı. Merter Tınaztepe mevkiinde iki otomobil sürücüsü direksiyon hâkimiyetini kaybederek metrobüs yoluna girdi. Bu sırada Avcılar istikametine giden Metrobüs sürücüsü metrobüs yoluna takla atarak giren araçlara çarpmamak için direksiyonu kırdı. Yoldan çıkan Metrobüs başka bir araca çarptı. İlk bilgilere göre kazarda ölen yada yaralanan olmadı. Yol yaklaşık 20 dakika trafiğe kapalı kaldı. İETT, İtfaiye ve Yol Bakım ve Onarım Müdürlüğü çekicileri kazaya müdahale ederek yolu trafiğe açtı"
http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=12908211


Durum ortada IBB ve Hurriyet aynı fikirde ki acıklamayı internet sitesinden duyurmuşlar. Sadece Sayın Cengiz Semercioğlu'na gore metrobüs direk yoldan cıkıp aracların arasına dalmış. E bir magazin gazetecisi normal hayatla ilgili yazı yazarsa boyle başını sonunu eksik yazar diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Bence Cengiz Bey ya azıcık araştırıp hiç yoktan kendi gazetesini okuyup yazı yazsın ya da yine en cok bildiği mankenler dunyası kim şık kim rüküş kim nerde ne yapmış bu konuda yazmaya devam etsin.

5 Kasım 2009 Perşembe

Nev-i şahsına münhasır bir beste...


Ve en nihayetinde klasik olacak, orjinal, bize ait bizi yansıtan bizle bütünleşmiş bir beste yerini aldı Galatasaray tribunlerinde, yensekte yenilsekte mutlaka her macta dillerde. Hep özendik yıllarca Liverpool taraftarına ve o efsane "you will never walk alone" bestelerine, hep bir ağızdan koro şeklinde müthiş söyluyorlardı artık takımla bütünleşmiş efsane haline gelmişti bence bu beste de bu gidişte Liverpool'un bestesi gibi Galatasaray tribununde efsane olacaktır. Her macta, öncesinde, sonrasında hep bir ağızdan şevkle soyluyoruz. Ortaya çıkış hikayesi ise cok enterasan kapalıda da her mac pankartlarını da gordugumuz peşindeyiz grubu tarafından canakkale'deki bir basket macına giderken yolda yazılmış.Ordan da soylene soylene bugunku yerini aldı. Her macta bu bestenin soylenmesini dört gozle bekler oldum sahsen.
Benim tek isteğim nerdeyse her sene tribunlerdeki marşlari album helinde piyasaya sürmeyi gelenek haline getiren Galatasaray yonetiminin bu besteyi de harcamaması. Umarım bunu da katletmezler ve hep o tribundeki sadeliğiyle coskusuyla kalır...

giden her sevgilinin ardindan
hep biz olduk el sallayan
haykirsak duyarlar mi sesimizi
hangi sevdadan galip çiktik ki


yürüyoruz sessiz ve kederli
nevizade geceleri
inletiyoruz hep çikişinda
istiklal caddesini


boşuna çekilmedi bunca çile
içiyoruz gündüz gece
haykirdik ama duymadi hiç kimse
peşindeyiz her yerde


zaten aşklar hep yalan dolan
sonu hep aci hüsran
bize her sevdadan geriye kalan
sadece galatasaray


cim bom bom'um
cim bom bom'um
canim feda olsun sana
hiç bir şeye değişilmez
senin sevgin bu dünyada


istanbulda deplasmanda
yağmurlarda çamurlarda
kimim var ki senden başka
cimbombomum sen çok yaşa

2 Kasım 2009 Pazartesi

Cumhuriyetimizin 86. Yılı


Gecen gun Esenler'de otogarın tam karsısında bir duvarda belediyenin cumhuriyetin 86. yılı kutlu olsun mesajının üstünde yer alan amblemi görünce farkettim. Cumhuriyetin 75. yılı kutlanırken bir de logo hazırlanmıştı ve tum bayraklarda afişlerde bu logo kullanıldı, gercekten cok da başarılı olan bu logo da 75 rakamının 5inin bir kısmı hilalle içi içe gecmiş gayet başarılı bir çalışmaydı. Velakin bu logo hazırlanalı tam onbir yıl oldu ama hala hersey aynı tarzda sadece rakam değişiyor ve rakamın bir kısmı hilale dokunduruluyor. Tüm törenlerde kutlama mesajlarında hala aynı logoyu kullanıyoruz, hatta bazı yerde logoyu aynı bırakıp sadece alttaki yazıyı değiştirenler bile var. Öyle ki gecen gun bir tv kanalının sokak röprtajında bu sene kacıncı yılı kutluyoruz sorusuna hala yetmişbeşinci yıl diyen bile vardı. Sizce de azıcık daha önemsemiz, özenmemiz gerekmiyor mu? Anlaşılan 100. yıla kadar bu şablonu kullanacagız.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...