17 Temmuz 2010 Cumartesi

Apple IPod Nano

Yıllardır soyle bir kanı oluştu insanlar arasında; Apple ne yaptıysa iyi birşeydir, kalitelidir ve populer olması kacınılmazdır. Bu yuzdendir ki insalnar daha ürünün cıkacagı gunun sabahına gectiler kuyruklara Apple Storelerin onune. Gorene bir stadın onunde bilet kuyruguna gecmiş taraftarların oldugunu, yada bedava birşeylerin dagıtıldıgını düşüntürdecek kadar kuyruklar oluştu bazen. Aslında inceliği, zarifliği değildi gercekten Ipodu bu kadar populer yapan, ne ürettiyse onu o anın sartlarında en iyisini ve en kalitelisini yapmış olmasıydı. Degeri de dogal olarak bu paralelde ilerleyince cok eleştirildi. Kimine gore gereksiz masraf, kimine gore lüzümsüzdu. Öncelilke fiyatının pahalı oluşu bizim ülkeye mahsus. Yoksa normal şartlarda Avruoa'da yada Amerika'da bu kadar pahalı değil hatta neredeyse yarı fiyatına. Gereksiz oluşunu gelince, eger Ipod için kunuşursak müzik dinlemeyi seven biriyseniz ve bircok muzik çaları gecirmişseniz kulagınıza eminim ki aradaki farkı anlamanız zor olmayacaktır. Taa yıllar öncesine dayanan Sony Walkman ile başlayan bendeki bu merak el radyosundan mp3layerlara kadar bircok urunu denememe neden olmuştur. Tam bundan beş yıl önce ilk kez Ipod alıp da iki üç şarkı dinleyince ilk dediğim cümle şu olmuştu; "Şimdiye kadar hiç birşey dinlememişim ben" Gercekten de oyleydi, kulagınızda calan sanki bir şarkı değilde sanki koca bir studyoda sadece sizin için verilen küzük bir konserdi. Megerse bir şarkı için ne kadar cok enstruman kullanılmış diye dusundum sonra. Ipod klasik 30gb lik urunun tamamını şarkıyla doldurup tum dineldiğim sarkıları tekrar dinledim abartı kesinlikle. Her teknolojik cihazın bir omru oldugu gibi  Ipod da dayanamadı gecen zamana ve sahibinin onu hor kullanmasına. Pilin omru tukenmiş, ayrıca da harddiski zarar gormus teşhisi konunca kendisine, Verdiği emekler için teşekkür etmekten başka yapacak birşey kalmamıştı.
Ya bundan sonrası öylesine idare etmek için bir iki deneyiş nafileydi ve en sonunda Ipod Nano almaya karar verdim. Ipodun bazı klasik çizgileri vardır mesela hiç bir urunune radyo koymamıştır. Bunu Nanoyla tarihe gomdugunu ayrıyeten de el kadar alete kemare yerleştirldigini şarzının da 24 saatin üzerinde gittiğini ögrenince daha ne olsun diyip alındı. Beklediğimden daha fazlasını buldum ben her anlamıyla. Herseyden önce küçüklüğü, inceliği, zerafeti, tasarımı
harika. Sadece 34 gramlık agırlıgıyla nerde oldugunu unutturacak kadar hafif olması taşınabilirliği acısından güzel, her an kaybolma tahlikesi acısından kotu. Ses kalitesi muazzam o kadar küçük aletten nasıl bu kadar ses cıkıyor dedirtiyor. Video, resim vs koymam ben içine ama denemek için gecenlerde attım gercekten cok başarılı. Video cekimi ise ekstrası, fiyatına Amerika da 16 gb olanı 169$ iken Turkiye'de 8 gb için 500 ile 550 lira arasında bir meblayı gözden cıkarmanız lazım. Son olarak Ipod klasik ve ipod shuffle modellerinin aksine dışarı ses veriyor kendisi tabi ki kim o sesi dışarısı ile paylaşmak isterse artık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumumuzun daha etkili, daha verimli olması için lutfen sonuna isim, lakap, initial, plaka vb birşeyler ekleyelim

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...