Eger Türkiye gibi bir ligde takım tutuyorsanız ve takımınızın başına Frank Rijkaard gibi bir isim gecmişse tarifi imkansız bir heyecan duyardınız. Duyduk da, daha sezon başlamadan onun takımını izlemenin heyacanı sarmıştı herkesi. Özellikle de onun gibi bir oyun felsefesi olan bir hocanın Türkiye'de ve Galatasaray'ın başında olması bir yandan coşku bir yandan merak uyandırdı herkeste. Zaten Galatasaray'ın özünde var olan ve her Galatasaraylının nasıl bir rettiği bir takım oluşması için gereken kişilerin en başında gelen Frank Rijkaard'ın Galatasaary'ın başında olacak olması ve onun temel oyun felsefesi olan total futbolun Galatasaray'la hayat bulacak olması nerden baksanız bir ruya için bile imkansız sayılabilecek birşeydi bir Galatasaraylı için.
Heyacanlandık bizde dogal olarak, her acıklamasını, her hareketini dikkatli bir şekilde takip ettik. Türk futbolunun ondan ögrenecegi cok sey vardı, olmalıydı. Türk futbolunu ileriye götürecek herseyde oldugu gibi ona da daha hemen gelişiyle birlikte homurdanmalar oldu, begenmeyenler burun kıvıranlar oldu. Barcelona'yı herkes şampiyon yapar canım diyenler bile cıktı. Yine de her hareketini takdir edenler de az değildi. Her mac öncesinde özellikle dikkat ederek rakip hocanın elini sıkmadan klubudeki yerini almazdı ve aynı şekilde mac sonrasında yense de yenilse de mutlaka rakibini tebrik edip ayrılırdı sahadan. Yada hala jeneriklerde bile kullanılan tum oyuncularını soyunma odasının kapısında karşılayıp tek tek elini sıkıp tebrik eden bir teknik adamla calışılıyordu artık Galatasaray'da. Özellikle bir konu daha vardı, bizim basın en ufak birşeyden mevzu yapmayı olayı carpıtıp dallandırıp budaklandırmayı ordan da malzeme cıkarmayı severdi. Özellikle kaybedilen maclardan sonra Frank Rijkaard'a sorulan tüm sacma sapan sorulara beyefendilikle cevap verdi. Her zaman rakibe saygı duydugunu oyuncularının arkasında oldugunu her fırsatta dile getirdi. Özellikle ilk sezon düşmedi hiçbirinin tuzagına, gelmedi ayak oyunlarına. 2009 yılında ligi beimci bitiren Galatasaray temmuz ayının ortasında Uefa macları oynamaya başlamıştı. Tobol, Netanya, Talinn karşılaşmalarında alınan farklı galibiyetleri ligde alınan ilk 6 mactaki galibiyet herkese işte Rijkaard'ın Galatasaray'ı işte özlenen beklenen Galatasaray yorumlarını yaptırmaya başlamıştı coktan.
Gel gelelim hersey o kadar toz pembe devam etmedi Baros'un sakatlanması, forvet sıkıntısı, istanilen oyuncuların bir turlu alınamaması, yönetim içindeki çalkantıların, hesaplaşmaların takıma ve hocaya negatif etkileri, oyuncuların isteksiz duruşları, bir turlu beklenen başarının yakalanamamasına sebep olmuştu. Derve arasında alınan Jo ve Dos Santos transferlerinin fos cıkması, kalede beklenen verimin alınamaması, Rijkaardın Galatasaray'ının ligi 3. bitirmesine sebep olmustu. Ne de olsa ilk seneydi, ilk senenin gunahı olmazdı, artık yapılması gereken gelecek sezonu düşünmek, Rijkaard'ın futbol mantelitesine uygun oyuncular transfer etmek, gerekli yerlere saglam transferler yapıp gelecek sezona bomba gibi girmekti. Ama bu hiç olmadı maalesef, transfer adı altında Ali Turan, Mehmet Batdal, Caglar Birinci, Serdar Özkan alınmıştı. Son gtune kadar beklenen bomba transferler de Misimovic ve İnsua'ydı ki cok şey beklenen bu iki isim hala takıma adapte olamadılar. Üstüne Keita, Mehmet Topal gibi isimlerin gonderilmesi ve yerlerinin dolduralamaması da cabasıydı.
Hal böyle olunca Rijkaard'ın total futbolu, Hakan Balta, Servet Çetin, Mustafa Sarp, Barış Özbek , Ali Turan, Gokhan Zan, Ayhan Akman, Cana, Pino, Serdar Özkan gibi yıldızlara kaldı. Ligde ilk iki hafta yaşanan puan kayıpları, Avrupa'ya erkenden hem de Karpaty Lviv gibi bir takıma karşı veda edilmesi, devamında ligdeki istikrarsız sonuclar sonun başlangıcı oldu Galatasaray'ın Rijkaard'ı için. 20.10.2010 itibariyle de Galatasaray ve F. Rijkaard'ın yolları ayrıldı. Öyle yada böyle bir efsane gecti Galatasaray'dan, iyi yada kötü bir dunya markası gecti Ali Sami Yen'den acı yada tatlı adam gibi adam gecti Florya'dan. Gercek olan şu ki Frank Rijkaard süper ligdeki rakipleriyle değil özünde Galatasaray yönetimiyle olan mücadelesinden başarısızlıkla ayrılmıştır.
sayın yazar öncelikle Dos Santos ve Jo transferlerinin fos çıktıklarını ifade ederek ciddi bir yanılgı içine düştüğünüzün üzerine parmak basmak isterim. daha 20 li yaşların başındaki Dos Satntos dünya kupasında gösterdiği performansla bir çok Avrupa kulbünün dikkatini çekmiş ve ileride ne yapcağı merakla beklenenn gelecek vadeden oyuncular arsaında yerini almıştır. Galatasaray'ın bu oyuncuyu 3-5 kuruş yüzünden heba etmesi yöneticilerin büyük takım olma vizyonu ile ilgili de çok şeyler söylemekte aslında bize... Jo da Santos kadar olmasa da faydası dokunabilecek bir futbolcuydu ama eğer bonservisi ile gelseydi. Rijkard konusunda ise söyleneke çok şey var ama kısacacı şanssızdı özellikle geçen sene sakatlıklardan ve bireysel hatalardan çok çekti. Eskişehir, Antalya, Fenerbahçe ve dha bunlar gibi bir çok maç var bireysel mallıklarla giden Rejkard ne yapsın bu maçlarda... Güvendiği dağlara kar yağdı gerizekalı yönetimin Haldun Üstünel' in gönderilmesinden tut da Keta'nın gönderilip yerine iki gömlek düşüğünün alınması, koskoca bir transfer sezonunda dişe dokunur bir transfer yapılmaması, yapılan tek düzgün transferin de Avrupa Kupalarından elenmesi sonrasında taraftar tepkisinden çekinildiği için yapılması gibi ve daha bir çok mallığı yanında ve yine sakatlıklar gibi bir çok sıkıntı yaşadı bu sene... Fakat öte yandan bunların hiç biri Türkiyeye hücum futbolunu, saldırmayı, rakipten korkmamayı öğreten Galatasaray ı bu kadar pısırık, saldırmayan,umursamaz, ruhusuz tabiri caizse Fenerbahçevari bir takım haline getirmenin mazareti olamaz. Biz bu takımı 9 kiralık oyuncuyla Florquin ile Perez ile, Radu Nicolescu ile Liverpool a, Barcelonaya, Romaya kafa tutarken de gördük, febe camiasının kadromuzla dalga geçtiği düşmezseniz bu sene ligden iyidir diye akıllarınca dalga geçerken eze eze şampiyon olduğumuzu da biliriz... O yüzden demem o ki Frank rejkard büyük isimdir, Galatasarayda talihsizliklerin ve vizyon sıkıntısı yaşayan bir yönetim anlayışının kurbanı oldu ama kendisi de çıkıp Rejkard bu yüzden Rejkard dedirtecek de hiç bir şey göstermedi bu taraftara... Hırs lazım futbol denen oyunda, öyle salladı Galatasaray hallaç pamuğu gibi ortalığı zamanında...Kulup yönetme, futbol anlayışları, profosyonellik değerlendirmeleri çok farklı bizim ve Avrupa ülkelerinin... Hollanda küçücük ülke dünyayı sallamış oynadığı futbolla, her dönem yıldız isimlerle anılmış dünya futbol arenasında bizse 80 milyona yaklaşan nüfüsla ne yapmışız ortada...
YanıtlaSilsayın adsız arkadasım; Jo ve Dos Santos konusunda haklısın özellikle Dos santoz kaliteli bir isim Jo'da fizik gucu ve yetnegiyle önemli işler yapabilecek kapasitede birisi, burada fos cıktı derken oyunculardan değil oyuncu ve takım uyumundan bahsettim yani olmadı uyusmadı gitmedi bekleneni veremediler diyelim. Diğer soylediklerinin hepsine katılıyorum aynı paralelde olmuş zira, tesekkur ederim degerli yorumun için
YanıtlaSil