Hayat nedir bizim için? Sabahtan akşama oradan buraya koşuşturmalarımız mı? Verilen bir işi hakkıyla yerine getirdiğimizde ki iç huzur mu? Ya da sevdiğin insanlarla güzel zaman gecirip gülüp eglenmek mi? Ya da sevdiğin bir filmi diziyi ya da macı izlerken aldıgımız keyif mi? Ya da W. Shakespeare'in dediği gibi "Dünya bir oyun sahnesi ve biz de onun oyuncularımıyız?" Eger oyleysek hangi oyunu oynarken daha cok mutluyuz?
Peki nasıl yaşamalıyız da bu hayttan sıkılmayalım? Ya da en cok ne zaman sıkılırız bu hayatta? Suphesiz ki sıkılmak da hayatın bir parcası ama kimsenin isteyerek kabul edecegi bir duygu değil elbette, nasıl olmalı peki yasantımız derken iki farklı gorusten bahsetmek istiyorum; carpe diem yani günü yakala, vazgecme, yaşamı umursa, kendi gerceğini bulmak istiyorsan düşünü kovala. Bir diğeri ise; memento mori; asla ölmen gerektiğini unutma. Bundan sonraki yazılarımda ölmeden once mutlaka yapılması gereken konuları carpe diem baslığı altında, hep bu dunya için koşturdun biraz da otesini düşün tadında ki yazı görüş ve düşüncelerimi memento mori başlığı altında sunacagım, şu ana kadar okuyarak değerlendirerek, gerek yorumlarıyla gerekse tavsiyeleriyle yanımda olan tum dostlarıma cok teşekkür ediyorum, bugun itibariyle tam bir ay olmuş burda yazmaya başlayalı ve bu bir ayda 15 yazı yayınlamışım ortalama iki gunde bir yazı, bence ortalamanın altında ama kendimi tanıdığım için bu bile kabul edilebilir bir sayı:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumumuzun daha etkili, daha verimli olması için lutfen sonuna isim, lakap, initial, plaka vb birşeyler ekleyelim